DİYARBAKIR (İHA) - Yeşilçam'ın unutulmaz kötü karakterli oyuncularından Yusuf Çetin, "Yüzümün sertliğinden olsa gerek hep kötü rolleri üstlendim। Geriye baktığımda kendime zarar verecek çok şey yapmışım। Bugün aynı karakterde teklif gelse asla kabul etmem" dedi।Özel bir televizyon için çekimleri Diyarbakır'da devam eden "Kara Güneş" adlı dizide rol alan Yeşilçam'ın kötü karakterli oyuncularından Yusuf Çetin, geçmişe sünger çekmek istediğini söyledi। Uzun bir aradan sonra kameraların karşısına geçen usta oyuncu, 38 yıllık sinema yaşamı boyuncu 400 filmde rol aldığını belirtti। Sinema için ömrünü verdiğini ifade eden Çetin "Sinemayı çok seviyorum, sanat için canımı ortaya koydum. 1970'li yıllardaki siyah beyaz dönemde, yılda 300 film çekildiği günlerde 3 farklı sinema setinde bulunurduk. Geçmişteki olanakların yetersiz olması nedeniyle şartlar çok zordu. Bunun için özveri gerekiyordu, biz de bunu yaptık. Yaşamımız bir anlamda tehlikeyle iç içeydi. Günün 12 saati boyunca kavga çekimleri için antrenmanlar yapardık. 5 mm'lik camlardan çıkar, 4 nala giden atın üstünden düşerdik veya 70 kilometre hızla giden araçlar üzerinde kendimizi asfalta atar, kimi zaman ise 5-6 katlı binalardan atlardık. Şimdi her şey çok kolaylaştırıldı. Geriye dönüp baktığımda kendi kendime gülüyorum" dedi.Oynadığı tüm filmlerde kötü karakterleri canlandırdığını, ancak bunun hiçbir zaman kendi tercihi olmadığını belirten Yusuf Çetin, " Yüzümün sertliğinden olsa gerek hep kötü rollerde oynatıldım, ama çok başarılıydım. Hazır yoğrulmuş bir hamur olmam itibariyle birilerine kolaylık oluyordu. Yönetmenlerin, filmlerinde gerçekten bir kötü karakter varsa akıllarına ilk gelen ben oluyordum. Bugün geriye baktığımda gerçekten kendimize zarar verecek çok şey yapmışım. Hem manevi hem maddi. Oynamamam gereken birtakım rolleri üstlenmişim. Onlar o gün için gerekliydi, fakat bugün aynı şeyler karşıma çıktığında kesinlikle hayır diyecek noktadayım" diye konuştu.Sinema Emekçileri Sendikası'nın (SİNE-SEN) genel başkanlığını da yapan usta oyuncu Çetin, "Sinema emekçilerinin haklarına sahip çıkmak, onları sömürgeden kurtarmak için 1970'li yıllarda sendika kurduk. Şu anda 2 bin 200 üyemiz bulunmaktadır. Her bir sinema sanatçısı için mücadele veriyoruz. Onların fazla mesailerini, SKK'lı olması adına çabalarımızı ortaya koyuyoruz. Bu yoğun çabamız sonucu belli kazanımlar elde ettik. Artık film ve dizi setlerine noter götürüyoruz" şeklinde konuştu.Diyarbakır'da devam eden dizi çekimleri sırasında vatandaşlardan büyük ilgi gören Yusuf Çetin, set aralarını mahalledeki çocukları severek geçiriyor.
16 Ekim 2007 Salı
Medyadan - Işıkgöz ailesinin dramı önce dizi sonra sinema filmi olacak
Şanlıurfa'nın Siverek İlçesi'nde, 12 yıl önce ikinci çocuğuna hamile kalan ve doğum sırasında verilen kandan HIV virüsü kapan Müzeyyen Işıkgöz'ün yaşadığı dram dizi film oluyor.
Işıkgöz ailesinin 1996 yılından beri yaşadıklarını konu alan 'Kara Güneş' adlı filmin yönetmenliğini Gani Rüzgar Şavata yapacak. Dizinin yayınlanmasının ardından ailenin sinema filminin de çekilmesi planlanıyor.
Türkiye uzun yıllar Şanlıurfa'nın Siverek İlçesi'ne bağlı Kışlan Köyü'nde yaşayan Müzeyyen Işıkgöz'ün ve ailesinin yaşadıkları dramı konuştu. Bu süreçte yeni doğan çocuğunu kaybeden Işıkgözün kendisi de ölümün pençesine düştü. 100 kilo olan genç kadın, yıllarca bir ihmal sonucu kendisine bulaştırılan hastalığın pençesinde çırpındı. Bugün 20 kiloya kadar düşen genç kadın, yatağa mahkum bir şekilde ölümün nefesini soluyor. Tüm ihtiyaçlarını ise o günden beri kendisini bir an olsun yalnız bırakmayan eşi Sedat Işıkgöz karşılıyor.
Televizyon dizisine konu olan Işıkgöz ailesinin dramı 1996 yılında ikinci çocuğuna hamile kalan Müzeyyen Işıkgöz'ün doğum için Şanlıurfa Doğumevi'ne yatırılmasıyla başlıyor. Doğumun sezaryenle yapılacağının kararlaştırılmasından sonra kan ihtiyacı olacağı belirtilerek Kızılay'dan kan talep ediliyor. Eşi Sedat Işıkgöz, 1 milyon 900 bin lira ödeyip ihtiyaç duyulan kanı satın alıyor. Ancak daha sonra yapılan tetkiklerde kanda HIV virüsü olduğu tespit ediliyor. Kanda daha sonra birçok kez yapılan testlerde de sonuç değişmeyince AIDS'li kanın Müzeyyen Işıkgöz'e verildiği, hastalığın ondan da yeni doğan kızı Rukiye'ye bulaştığı tespit ediliyor.
Anne ve kızının HIV virüsü taşıdıkları Dicle Üniversitesi (DÜ) Araştırma Hastanesi laboratuarında yapılan incelemede de kesinlik kazanması ile skandal kamuoyuna yansıdı. Haberlerin duyulması üzerine Işıkgöz ailesi ile önce aynı köyde birlikte yaşadığı komşuları irtibatı kesti. Ardından da ailenin köyden çıkartılması talep edildi. Işıkgöz ailesi köyde 4 ay kaldıktan sonra arazilerini satarak Siverek'e yerleşti. Ardından da kendilerine bu acıyı yaşatanlardan hesap sormak için hukuk mücadelesi başlattı. Sağlık Bakanlığı ve Kızılay aleyhinde tazminat davası açtı. 5 yıl süren dava boyunca, hastalıkla mücadele Işıkgöz ailesinin tüm maddi kaynaklarını kuruttu. Kızılay ise kendisi hakkında dava açtığı için aileye yardım yapmaktan kaçındı. Bu sırada küçük Rukiye hastalığa karşı daha fazla dayanamadı ve hayatını kaybetti. Dava ise 5 yıllık mücadelenin ardından Işıkgöz ailesinin zaferi ile sonuçlandı. Aile, Kızılay ile Sağlık Bakanlığı'ndan 152.5 milyar lira tazminat kazandı. Şanlıurfa 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki kararı açıklayan hakim, Sağlık Bakanlığı ve Kızılay Genel Müdürlüğü'nü 142 milyar 500 milyon maddi, 10 milyar lira da manevi tazminat ödemeye mahkum etti.
Ancak kazanılan para ne küçük Rukiye'yi getirebilmişti, ne de Müzeyyen Işıkgöz'ün derdine derman olmuştu. Hastalık sonrası psikolojisi bozulan Müzeyyen Işıkgöz'ün rahatsızlığı dayanılmaz hal aldı. 12 yılın ardından yatağa mahkum hale gelen Işıkgöz, 20 kiloya kadar düştü. Bakıma muhtaç hale gelen Işıkgöz'ün tüm ihtiyaçlarını son 1 yıldır eşi Sedat Işıkgöz karşılıyor. Evin bir odasına yerleştirilen anneye kocasının dışında kimse yaklaşmıyor. Eldivenler ve maskeyle ihtiyaçları karşılanan Müzeyyen Işıkgöz'e diğer oğlu Halil İbrahim de (13) hastalık bulaşır diye yaklaştırılmıyor.
12 yıldır tam bir dramın hüküm sürdüğü evde Müzeyyen Işıkgöz'ün akrabaları ve yakın komşuları da artık hallerini sormuyor. Eşinin hastalığından dolayı acı çeken ve bu durumuna çok üzülen koca Sedat Işıkgöz, "Eşimin yakalandığı hastalık artık çekilmez bir hale geldi. Dayanılacak gibi değil. Bir hastanede olması halinde ihtiyaçları karşılanır, en azından rahatlarım. Yetkililer bu duruma bir çare bulsunlar. Ben artık tedavi ve ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyorum." diyor.
Işıkgöz ailesinin dramını tüm Türkiye duyacak
Sonunda Işıkgöz ailesinin dramı sinema dünyasının da ilgisini çekti. Bölgede çektiği dizi ve sinema filmleriyle tanınan Gani Rüzgar Şavata Işıkgöz ailesinin yaşadığı dramı 'Kara Güneş' adı ile filme çekmeye karar verdi. 13 bölümlük dizi filmden sonra Işıkgöz'ün hikayesi sinemaya da aktarılacak. Senaryosu 7 kişilik bir ekip tarafından kaleme alınan 'Kara Güneş', AIDS mağduru ailenin yaşadıklarını ekrana taşıyacak. Senaryoda, aile reisi Sedat Açıkgöz'ün cami müezzini olması nedeniyle dini motifli konular ağır basacak. Dizinin konusu hakkında bilgi veren Şavata, Türkiye'de bu hastalık ve cehaletin önüne geçmek için bu diziyi çekmeye gerek duyduğunu söyledi. Şavata, Allah'a inancın ve dini motiflerin daha ağır basacağı dizinin ana temasında yaşanan buna benzer dramların Türkiye'de son bulması için bir örnek olacağını vurguladı. Işıkgöz ailesinin yaşadıklarını tüm Türkiye'ye duyuracaklarını ifade eden Şavata, "Bölgedeki nifak tohumlarının ve cehaletin önüne geçmek için dini motiflere vurgu yapacağız. Her şeyden önce bizler ümmetin insanlarıyız. Hastalık tabii ki Allah'tan gelir. Ancak bir hata yüzünden bir ailenin yaşadıkları insanın yüreklerini dağlıyor. Bizler bu hatanın bir daha tekrarlanmaması için diziyi yapıyoruz. Dizi bittikten sonra hikaye sinema filmi olarak çekilecek." şeklinde konuştu.
Diziye uyarlanan ailenin dramında baba Sedat Işıkgöz ise Şavata'nın bundan 2 yıl önce evine gelip yaşadıklarını sinema filmi yapmak istediğini söyledi. İlk zamanlar buna karşı çıktığını anlatan Işıkgöz, daha sonra yaşadıklarının bir hatıra mahiyeti taşıması amacıyla sesini çıkarmadığını kaydetti. Sedat Işıkgöz, yaşadıklarının örnek teşkil etmesi amacıyla Türkiye'de bundan sonra böyle acıların yaşanmamasını diledi.
Bu arada çekimleri önümüzdeki hafta Diyarbakır'da başlayacak dizide, Şavata acılı annenin babasını, Elif Özkul AIDS'e yakalanan anneyi, Şenay Akay gazeteci Zeynep'i, Yalçın Dümer yüzbaşıyı, Nilüfer Bıyıklı kanı enjekte eden doktoru oynuyor. Şavata'nın oğlu Arafat da müezzin rolüyle Işıkgöz ailesinin reisi babayı canladırarak ilk kez bir dizide rol alacak. Sinema ayarında bir projeye başladıklarını söyleyen Şavata, birbirinin kopyası dizilere göndermede bulunarak "Burada gerçek bir Türkiye manzarasını göreceğiz." sözüyle iddialı da bir göndermede bulundu.
Işıkgöz ailesinin 1996 yılından beri yaşadıklarını konu alan 'Kara Güneş' adlı filmin yönetmenliğini Gani Rüzgar Şavata yapacak. Dizinin yayınlanmasının ardından ailenin sinema filminin de çekilmesi planlanıyor.
Türkiye uzun yıllar Şanlıurfa'nın Siverek İlçesi'ne bağlı Kışlan Köyü'nde yaşayan Müzeyyen Işıkgöz'ün ve ailesinin yaşadıkları dramı konuştu. Bu süreçte yeni doğan çocuğunu kaybeden Işıkgözün kendisi de ölümün pençesine düştü. 100 kilo olan genç kadın, yıllarca bir ihmal sonucu kendisine bulaştırılan hastalığın pençesinde çırpındı. Bugün 20 kiloya kadar düşen genç kadın, yatağa mahkum bir şekilde ölümün nefesini soluyor. Tüm ihtiyaçlarını ise o günden beri kendisini bir an olsun yalnız bırakmayan eşi Sedat Işıkgöz karşılıyor.
Televizyon dizisine konu olan Işıkgöz ailesinin dramı 1996 yılında ikinci çocuğuna hamile kalan Müzeyyen Işıkgöz'ün doğum için Şanlıurfa Doğumevi'ne yatırılmasıyla başlıyor. Doğumun sezaryenle yapılacağının kararlaştırılmasından sonra kan ihtiyacı olacağı belirtilerek Kızılay'dan kan talep ediliyor. Eşi Sedat Işıkgöz, 1 milyon 900 bin lira ödeyip ihtiyaç duyulan kanı satın alıyor. Ancak daha sonra yapılan tetkiklerde kanda HIV virüsü olduğu tespit ediliyor. Kanda daha sonra birçok kez yapılan testlerde de sonuç değişmeyince AIDS'li kanın Müzeyyen Işıkgöz'e verildiği, hastalığın ondan da yeni doğan kızı Rukiye'ye bulaştığı tespit ediliyor.
Anne ve kızının HIV virüsü taşıdıkları Dicle Üniversitesi (DÜ) Araştırma Hastanesi laboratuarında yapılan incelemede de kesinlik kazanması ile skandal kamuoyuna yansıdı. Haberlerin duyulması üzerine Işıkgöz ailesi ile önce aynı köyde birlikte yaşadığı komşuları irtibatı kesti. Ardından da ailenin köyden çıkartılması talep edildi. Işıkgöz ailesi köyde 4 ay kaldıktan sonra arazilerini satarak Siverek'e yerleşti. Ardından da kendilerine bu acıyı yaşatanlardan hesap sormak için hukuk mücadelesi başlattı. Sağlık Bakanlığı ve Kızılay aleyhinde tazminat davası açtı. 5 yıl süren dava boyunca, hastalıkla mücadele Işıkgöz ailesinin tüm maddi kaynaklarını kuruttu. Kızılay ise kendisi hakkında dava açtığı için aileye yardım yapmaktan kaçındı. Bu sırada küçük Rukiye hastalığa karşı daha fazla dayanamadı ve hayatını kaybetti. Dava ise 5 yıllık mücadelenin ardından Işıkgöz ailesinin zaferi ile sonuçlandı. Aile, Kızılay ile Sağlık Bakanlığı'ndan 152.5 milyar lira tazminat kazandı. Şanlıurfa 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki kararı açıklayan hakim, Sağlık Bakanlığı ve Kızılay Genel Müdürlüğü'nü 142 milyar 500 milyon maddi, 10 milyar lira da manevi tazminat ödemeye mahkum etti.
Ancak kazanılan para ne küçük Rukiye'yi getirebilmişti, ne de Müzeyyen Işıkgöz'ün derdine derman olmuştu. Hastalık sonrası psikolojisi bozulan Müzeyyen Işıkgöz'ün rahatsızlığı dayanılmaz hal aldı. 12 yılın ardından yatağa mahkum hale gelen Işıkgöz, 20 kiloya kadar düştü. Bakıma muhtaç hale gelen Işıkgöz'ün tüm ihtiyaçlarını son 1 yıldır eşi Sedat Işıkgöz karşılıyor. Evin bir odasına yerleştirilen anneye kocasının dışında kimse yaklaşmıyor. Eldivenler ve maskeyle ihtiyaçları karşılanan Müzeyyen Işıkgöz'e diğer oğlu Halil İbrahim de (13) hastalık bulaşır diye yaklaştırılmıyor.
12 yıldır tam bir dramın hüküm sürdüğü evde Müzeyyen Işıkgöz'ün akrabaları ve yakın komşuları da artık hallerini sormuyor. Eşinin hastalığından dolayı acı çeken ve bu durumuna çok üzülen koca Sedat Işıkgöz, "Eşimin yakalandığı hastalık artık çekilmez bir hale geldi. Dayanılacak gibi değil. Bir hastanede olması halinde ihtiyaçları karşılanır, en azından rahatlarım. Yetkililer bu duruma bir çare bulsunlar. Ben artık tedavi ve ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyorum." diyor.
Işıkgöz ailesinin dramını tüm Türkiye duyacak
Sonunda Işıkgöz ailesinin dramı sinema dünyasının da ilgisini çekti. Bölgede çektiği dizi ve sinema filmleriyle tanınan Gani Rüzgar Şavata Işıkgöz ailesinin yaşadığı dramı 'Kara Güneş' adı ile filme çekmeye karar verdi. 13 bölümlük dizi filmden sonra Işıkgöz'ün hikayesi sinemaya da aktarılacak. Senaryosu 7 kişilik bir ekip tarafından kaleme alınan 'Kara Güneş', AIDS mağduru ailenin yaşadıklarını ekrana taşıyacak. Senaryoda, aile reisi Sedat Açıkgöz'ün cami müezzini olması nedeniyle dini motifli konular ağır basacak. Dizinin konusu hakkında bilgi veren Şavata, Türkiye'de bu hastalık ve cehaletin önüne geçmek için bu diziyi çekmeye gerek duyduğunu söyledi. Şavata, Allah'a inancın ve dini motiflerin daha ağır basacağı dizinin ana temasında yaşanan buna benzer dramların Türkiye'de son bulması için bir örnek olacağını vurguladı. Işıkgöz ailesinin yaşadıklarını tüm Türkiye'ye duyuracaklarını ifade eden Şavata, "Bölgedeki nifak tohumlarının ve cehaletin önüne geçmek için dini motiflere vurgu yapacağız. Her şeyden önce bizler ümmetin insanlarıyız. Hastalık tabii ki Allah'tan gelir. Ancak bir hata yüzünden bir ailenin yaşadıkları insanın yüreklerini dağlıyor. Bizler bu hatanın bir daha tekrarlanmaması için diziyi yapıyoruz. Dizi bittikten sonra hikaye sinema filmi olarak çekilecek." şeklinde konuştu.
Diziye uyarlanan ailenin dramında baba Sedat Işıkgöz ise Şavata'nın bundan 2 yıl önce evine gelip yaşadıklarını sinema filmi yapmak istediğini söyledi. İlk zamanlar buna karşı çıktığını anlatan Işıkgöz, daha sonra yaşadıklarının bir hatıra mahiyeti taşıması amacıyla sesini çıkarmadığını kaydetti. Sedat Işıkgöz, yaşadıklarının örnek teşkil etmesi amacıyla Türkiye'de bundan sonra böyle acıların yaşanmamasını diledi.
Bu arada çekimleri önümüzdeki hafta Diyarbakır'da başlayacak dizide, Şavata acılı annenin babasını, Elif Özkul AIDS'e yakalanan anneyi, Şenay Akay gazeteci Zeynep'i, Yalçın Dümer yüzbaşıyı, Nilüfer Bıyıklı kanı enjekte eden doktoru oynuyor. Şavata'nın oğlu Arafat da müezzin rolüyle Işıkgöz ailesinin reisi babayı canladırarak ilk kez bir dizide rol alacak. Sinema ayarında bir projeye başladıklarını söyleyen Şavata, birbirinin kopyası dizilere göndermede bulunarak "Burada gerçek bir Türkiye manzarasını göreceğiz." sözüyle iddialı da bir göndermede bulundu.
15 Ekim 2007 Pazartesi
Yalçın Dümer Dizilere Geri Dönüyor
Ünlü oyuncu Yalçın Dümer, ekranlara “Kara Güneş” dizisiyle geri dönüyor.
En son Ahu Türkpençe ile “Şöhret” dizisinde oynayan Dümer, oldukça heyecanlı olduğunu belirtti.
Bilindiği gibi Yalçın Dümer şu sıralar spor yorumculuğu yapıyor. Dümer, “İlk aşkım” dediği oyunculuğu unutamadığını söyledi. Ekranlardaki dizi fazlalığından ve kalitesiz oyunculardan şikâyetçi olan Yalçın Dümer, “Televizyonlara bakıyorum da sanatla alakası olmayan insanların oyunculuk yaptığı bir dönemde geri planda olmamam gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Yalçın Dümer, Gani Şavata’nın hem yönetip hem oynayacağı “Kara Güneş” dizisinde manken Şenay Akay’la başrol paylaşacak . Ünlü oyuncu Dümer, Şenay’ı desteklediğini ve iyi bir iş çıkaracağına inandığını belirtti. Dümer aynı zamanda Şenay’ın bu dizi için birçok defilesini de iptal ettiğini belirtti. Yalçın Dümer gazetecilerin sorduğu “Aranızda yakınlaşma olabilir mi?” sorusuna “Hayır olamaz! Ben çapkınlık işlerini bıraktım benden size malzeme çıkmaz” dedi.
Şenay Akay Görev Başında
Gazeteci’ Şenay görevinin başında
Oyunculuğa adım atan manken Şenay Akay, çekimleri Diyarbakır’da başlayan ‘Kara Güneş’ dizisi için kamera karşısına geçti. atv’de ekrana gelecek projede; bir gazeteciyi canlandıran Akay, rolüyle ilgili şu bilgileri verdi: “Bu benim ilk oyunculuk tecrübem. Gazeteci Zeynep olarak Güneydoğu’da araştırma yapıyorum. Bu dizide olmayı senaryosu gerçekçi olduğu için kabul ettim. İleride bir gazetede yazı da yazmak isterim.”
Oyunculuğa adım atan manken Şenay Akay, çekimleri Diyarbakır’da başlayan ‘Kara Güneş’ dizisi için kamera karşısına geçti. atv’de ekrana gelecek projede; bir gazeteciyi canlandıran Akay, rolüyle ilgili şu bilgileri verdi: “Bu benim ilk oyunculuk tecrübem. Gazeteci Zeynep olarak Güneydoğu’da araştırma yapıyorum. Bu dizide olmayı senaryosu gerçekçi olduğu için kabul ettim. İleride bir gazetede yazı da yazmak isterim.”
Gani Rüzgar Şavata
Gani Rüzgar ŞAVATA
Doğum Tarihi - 1960, Malatya
Uzun bir tiyatro geçmişi olan Gani Rüzgar Şavata, 1993 yılında Dönüş adlı filmle sinemaya adım attı. Bugüne kadar onsekiz filmde rol alan sanatçı, bu filmlerin onbeşinin senaryosunu yazdı, altısının da yönetmenliğini üstlendi…
Önemli filmleri arasında Karanlığın İçinden, Dönüş, Kardakiler, Mezar Kurtları, Beyaz Cehennem Ozanlar Yaylası, Taşkent Film Festivalinde Onur Ödülüne layık görülen Drejan, Dumanlı Yol, Karlar Eriyince, Tutku Suçları, Ölümün Ağzı, Antalya Altın Portakal Film Festivalinde En İyi Film, Avşa Film Festivalinde En İyi Üçüncü Film seçilen Sınır, son çalışması Doz (Dava) ilk akla gelenlerdir…
Komşular, Sevda Yolları, Kardakiler gibi televizyon dizilerinde rol alan Gani Rüzgar Şavata, Kurban, Yaşam İzleri, İlahi Kılıç, İlahi Adalet, Çirkef, Halepçe Katliamı, İşte Bosna Hersek, Töre ve Pranga gibi tiyatro oyunlarında da rol aldı.
YÖNETMEN FİLMOGRAFİSİSınır 1999Dumanlı Yol 2001Dava / Doz 2001Aynı zamanda filmin kamera arkası görüntüleri ve röportajlardan oluşan bir belgeseli mevcuttur.Azad 2002Dumanlı Yol 2002Kenger 2005Kenger 2 2005
YAPIMCI FİLMOGRAFİSİDava / Doz 2001Dumanlı Yol 2002
SENARİST FİLMOGRAFİSİDeliler Kudurunca 1994Kardakiler 2001Dumanlı Yol 2001Dava / Doz 2001Dumanlı Yol 2002Kenger 2005Kenger 2 2005
AKTÖR FİLMOGRAFİSİKomşular 1993Dönüş 1994 Duranİnsanlık Suçu 1994Deliler Kudurunca 1994Adı Osman 1994Drejan 1996 Deli SüloÖlümün Ağzı 1996Böyle mi Olacaktı 1997Gülün Bittiği Yer 1998Sınır 1999Tutku Suçları 2000Mezar Kurtları 2000Karlar Eriyince 2000Ozanlar Yaylası 2000Kardakiler 2001Dumanlı Yol 2001 AzadDava / Doz 2001Azad 2002Dumanlı Yol 2002Kenger 2005Kenger 2 2005
Kara Güneş Tanıtım Toplantısı Yapıldı
Ekimde atv ekranlarında başlayacak olan ‘Kara Güneş’ adlı dizinin tanıtım toplantısı, geçtiğimiz akşam Taksim’de gerçekleştirildi. Dizinin yönetmenliğini, aynı zamanda başrolü de üstelenen Gani Rüzgar Şavata yapıyor. Şenay Akay ve Elif Özkul ise Şavata’yla başrolü paylaşıyor. Kültür Bakanlığı tarafından da desteklenen dizi; Güneydoğu’nun acılı ve gizemli coğrafyasında, yoksul ve onurlu bir ailenin ayakta kalma mücadelesini konu alıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)